
Ses, fiziksel olarak gaz, sıvı ve katı ortamlarda oluşan ve canlıların işitme organları tarafından algılanabilen mekanik titreşimlerdir. Bu titreşimlerin ses olarak algılanabilmesi için yayılması, bir enerjiye sahip olması ve duyulması gereklidir. Sesin yayılması için maddesel ortama ihtiyaç vardır. Ses şiddeti desiBell (dB) birimi ile ölçülür. Saniyedeki titreşim sayısına frekans denir. Frekans hertz (Hz) birimi ile ölçülür. Yüksek frekanslı sesler (küçük dalga boylu); tiz (ince) ses, düşük frekanslı sesler (büyük dalga boylu); pes (kalın) ses olarak tanımlanır.
İnsanda ses oluşumu için, hava moleküllerinin hareketini sağlayan akciğer sistemine, titreşimi sağlayıcı gırtlak sistemine ve oluşan sesin şekillenmesini, anlaşılır hale gelmesini sağlayan rezanotör sisteme ihtiyaç vardır.
Akciğer sistemi, kaburgalar, bunlar arasındaki adaleler, bunları işleten sinirler, diyafragma, karın adaleleri, akciğerler, bronşlar ve trakea (ana nefes yolu)’dan meydana gelmiştir. Akciğerlerin dış yüzeyleri plevra adı verilen zar ile kaplıdır. Dış zar göğüs duvarına bağlıdır, içteki ise akciğere ve diğer iç dokulara bağlıdır. Soluk almada diyafragma, kaburgalar arası dış kaslar, soluk vermede kaburgalar arası iç kaslar, göğüs kafesinin yatay kasları ve karın kasları rol alır. Diyafragma göğüs kafesini karın boşluğundan ayıran kubbe şeklinde bir kastır. Soluk alma sırasında diyafragma kası kasılarak kubbe şeklindeki yapısı düzleşir, göğüs kafesinin uzunluğu ve hacmi artar. Göğüs kafesi genişlerken plevra nedeni ile akciğerlerde genişler. Diyafragmanın aşağı inmesi göğüs kafesinde negatif basınç oluşturur sonuç olarak hava dış ortamdan akciğere doğru çekilir. Diyafragmanın gevşemesi ile soluk verme meydana gelir. Karın kasları da kasılarak nefes vermede rol alırlar.
Gırtlak (Larinks), boyunda yer alıp, üst solunum ve sindirim yollarının birbirinden ayrıldığı bölgede yerleşmiş olup, nefes almada, yutmada ve konuşmada önemli görevleri olan bir organımızdır. Gırtlak, kıkırdak yapılardan, iç ve dış kaslardan oluşmuştur. İç kaslar, ses tellerinin şeklini ve gerginliğini etkiler. Dış kaslar ise gırtlağı aşağı-yukarı hareket ettirerek kıkırdakların yerlerini değiştirir. Gırtlak yukarı doğru yükselince ses incelirken, aşağı çekilince kalınlaşır. Gırtlakta yer alan ses telleri, nefes alırken birbirlerinden uzaklaşır ve hava yolunu açar; yutkunma ve ses çıkartma sırasında birbirlerine yaklaşır ve kapanırlar. Ses teli gırtlak içinde sağda ve solda bulunan genişliği, uzunluğu ve derinliği olan üç boyutlu tabakaları olan bir kıvrımdır. Dıştan içe doğru katılığı artan bir yapıya sahiptir. En dışta mukoza, altında jel gibi gevşek bir ara tabaka, en altta ise kas tabakası yer alır. Ara tabakaya lamina propria tabakası adı verilir. 3 kata ayrılır, en üst tabaka çok gevşek bir yapıya sahiptir, üzerindeki mukozanın rahatça hareket etmesini sağlar, orta ve derin tabakada yoğunluk artmış olup daha kıvamlı bir yapıdadır. Akciğerlerden atılan hava, ses tellerimizin arasından geçerken mukoza tabakasını gevşek lamina propria tabakası üzerinden harekete geçirir ve bir dalga oluşumunu sağlar. Hava basıncının azalması ses tellerinin kendi üzerine tekrar kapanmasını sağlar. Bu saniyede binlerce defa tekrarlanır, ses telleri titreşir ve ses oluşur.
Oluşan bu sesler rezanotör sistem dediğimiz geniz, burun, ağız boşluğu, damak, dişler ve diş etlerinde biçimlenerek konuşmayı sağlayan anlaşılır seslere dönüşür.
Selda Kargın